28 Ağustos 2010 Cumartesi

Dün hiç tanımadığım biri mesaj atıp ne kadar güzel kareler yakaladığımı söyledi. Şaşırdım. Aslında aynı şehirdenmişiz kim olduğunu feysbuka danıştığımda şehrimizin tanındık bilindik abilerinden biri olduğunu öğrendim. Daha bi sevindim.

sınava bir ay kaldı. bende stres diz boyu. uyku ilacı almadan uyuyamaz oldum... sabah 9 akşam 6 dersanede inekliyorum ancak yetmiyor sanki. bir şey yapamıcakmışım gibi. Temel vatandaşlık ve geometri hariç tüm dersleri hallettim. çok az soru kaçırıyorum ancak geometri berbat. stajyer bi hoca yakaladım tüm gün geometri çalıştırıyorum xD

saçlar simsiyah olduuuuğğğğ...acayip iyi hissediyorum kendimi. Kızılken başka bi güven oluyor elbet ama böylede çok iyi yav..

neyse ben uzun zamandır gelmediğimi farkedince iki kelime edip kaçim demiştim. şimdi kaçsam iyi olcak. hadin çavv..

21 Ağustos 2010 Cumartesi

Bu Konuşan Resimlerden..

Yine aynı şarkı çalıyor bak!!
Nanananana...

20 Ağustos 2010 Cuma

Zor

Anlamak zor çoğu şeyi..







Tam karşınıza çıkıyor. İşte diyorsun. Aşk'ın vücut bulmuş hali. Ancak bir anda gidiveriyor. Ellerinizin arasından.. Hayat dediğiniz şey ölüm oluveriyor..
Tamam diyorsun.. Doğrular bunlar. Güven’in vücut bulmuş hali.. Ancak en ufak bir yüz ifadesi ile uçup gidiyor.. Doğru dediğiniz yanlış oluveriyor…
Tamam diyorsun.. bu defa yapıcam.. Hırs’ın vücut bulmuş hali… Bu da hayatın küçücük bir sillesine bakıp tepetaklak oluyor.
Tamam yanında kalmayı istiyorum diyor. Vay canına Sadakat’in vücut bulmuş hali.. Zorlamadan yanımda kalmak istiyor… En fazla 3 ay.. Bir bakıyorsun işleri çoğalıveriyor..
Bir anlık aslında herşey.. Bir anlık bir yanılsama. Kayan bir yıldız gibi, kısa süreli bir elektrik çarpması gibi, bir ritm bozukluğu gibi, göz kırpmak gibi.. Bir anda oluyor. Ve iki saniye sonra rüya mıydı gerçek miydi ayırt edemiyorsunuz..

5 Ağustos 2010 Perşembe

Ah bebeğim.. Ne kadar öküz olduğunu bir bilsen...

4 Ağustos 2010 Çarşamba

Can Sıkıntısı


İçimin sıkıntı sınırı çok enteresanmış. Kendimi tanımaya yeni başlamışım belkide..Kabulleniyorum çünkü artık her şeyi.. Değiştirmek için de üzerine gitmiyorum.. "Peki" ... Hani önceden diyordum ya " çok konuşmam ben bikbikbik" Konuşuyordum o zaman.. yani şimdi anlıyorum bunu.. Daha da susmaya başlayınca o zamanlar bayağı şakıdığımı varsayıyorum... Anlatmaya çalışmıyorum kimseye hiçbir şeyi.. "Haklısın" diyorum sadece çoğu cümleye... "Hayrola? Neden bişey demiyorsun?" sorusuna ise cevap belli " bilmem.. Diiicek birşeyim olmadığındandır" İnsanın çoğu olaya dicek bir şeyinin olmaması kötü sanırım.. yani iyi de olsa beni pek enterese etmiyor bu vakitten sonra.. Evet belki çok erken ama umutlar tükeniyor. Ama ben daha kaç yaşındayım ki!!! Lanet olsun!! daha yaşamam gereken bir dünya yıl varken.. Bu umutsuzlukla... Neden!!!
Uyumalıyım en iyisi.. Devrik cümleleri bitirmeden bırakmalıyım..