19 Eylül 2010 Pazar

Şu ana kadar hiç düşünmemiştim takıntılarım ne kadar çoktur diye. az önce birden aklıma geldi baya bi takıntım var benim... ilk ve en büyük takıntım kesinlikle saçlarım. Nedeni de çok saçım olmayışı aslında. az ve cansız olmasına ve saçıma bu kadar düşkün olmama rağmen her türlü caniliği yaptım ben bu saça. Lise bittiği gibi başladım boyamaya. boya babam boya. üniversiteyi kazandığım anda masmavi oldu saçlar.. tabi bilen bilir siyah saçı maviye döndürmenin ne demek olduğunu. bildiğin saçı öldürmekle eşdeğerdir. ardından renk bozuldukça yeşilimsi bişeyler oldu. sonra içte olan kırmızı sevgisi saçlara vurdu. bundan bir ay öncesine kadar kıpkırmızı saçlarla gayet mutluydum. anncaaakk ta ki başımın tepesindeki kelleşmeyi görene dek. boyanın yanında sürekli düzleştiriciyle bilmemkaçderece sıcaklığı basmak saçı mahvediyor tam anlamıyla. o günden beri siyaha dönmüş dolaşıyordum. iki gündür düzleştirmeyi de bıraktım bildiğin bonusgiller gibiyim kafamı camdan dışarı dahi çıkarmıyorum. ne tür bakım varsa uyguluyorum nolucak bu halim bilmiorum. saçsız kalma korkusu bildiğin sardı.. çok uzattığımın farkındayım xD
    Diğer takıntım tabi ki ailem.. onlara inanılmaz derecede bağlı biri olarak kendimi bu konuda psikolojik hasta bile ilan edebilirim. bu konuyu konuşmaya bile tahammülüm yok sanırsam xD
     ben böyle işte bi konunun sonunu adam akıllı getiremiyorum xD gideyim  ben..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder