26 Ekim 2014 Pazar

Gelin. Hadi gelin bize.

Yazmadıkça yazmadıkça içimdekilerin biriktiğini çok hissettiğim oldu ama ilk defa bu gece bu içimdekiler çıkma gereği duydu. Yani sürekli düşünüp düşünüp duruyodum ya ben şimdi. bu gece bulunduğum ortamda olayların başladığı yere gitti aklım ve artık yazmalıyım dedim. birisinin gelini olma fikrine alışamamışken ben yenge oldum. evet nişanlandım. her şey ışık hızıyla oldu ha iyi de oldu. çünkü bu tip işlerin böyle hızlı olması taraftarıyım. kendimi biliyorum bi kere. evliliktir, nişandır, istemedir bana kalsa bana bırakılsa ben her türlü o işten dönerim. bi yol bulurum bi bahane bulurum girişemem o işlere. korkarım bi kere ben. her neyse hızlıca nişanlandım ben. hızlıca nişanlandığım gibi bir çok sıfatı da beraberinde yüklendim. gelin oldum öncelikle. 27sinden sonra birine anne demek birine baba demek o kadar zormuş ki... çıkmıyo. bildiğin anne kelimesi ağzımdan çıkamıyor. düşün basite indirgeyelim günde onlarca kez kullandığınız kelimeyi tek bir kez dahi söyleyemiyorsunuz birisine. anneme ihanet ediyomuş gibi hissettim. her önüme gelenden fikir alıyorum. söyleyemiyorum. söylemezsen bir daha söyleyemezsin telkinleriyle birlikte zorlanarak ıkınarak sıkınarak söyleyebildim sonunda. ha şiimdi diceksin aştın mı? hayır canım aşamadım. halaa kolaylıkla anne diyemiyorum.. zorakii.. herneyse onlarca yeni akrabam oldu. herkes beni tanıyodu ama ben konuştuğum kişi hala mıydı teyze miydi diye düşünüyorum. en sonunda bıraktım akrabalık derecelerini. koyverdim gitsin :) bide nişanlımın ailesinin küçük bi yerde oturması sebebiyle eski adetleri hiç bitirmemişler. biiiiiiirrrr sürü adet. allahım. hiçbirşeyi kesinlikle yapmam demiceksin onu anladım. çünkü neye ben hayatta yapmam diyorsan hopppp o dediğin şey tam başında bitiveriyor. bu ilişkide ilk olarak öğrendiğim şey bu oldu zaten. artık kim karşımda aa ben onu hayatta yapmam diyosa direk uyarıyorum. aman deme öyle. hayırlısı de sus. ömrümde gitmediğim kadar düğüne gittim ben bu yaz. cumaları düzenli olarak telefonum çalıyor kayınvalidem tarafından"kızım amcamın torununun düğünü var gelcen mi? davet ettiler seni de" hayır diyemiyosun. olmuyo yani. kadın kayınvaliden. ha bi antiparantez açayım, biraz tecrübeli arkadaşlarımdan aldığım bilgilere göre ilk zamanlarda onlarda öyleymiş artık çıkarmışlar tırnakları her istemediklerine kolaylıkla hayır diyebiliyorlarmış. bende o zamanı bekliyorum. attırayım imzayı basıcam kırbacı basıcam... aa pardon  bunun yeri burası değildi :) herneyse işte. düğünleri adetleri valla bi yazmaya başlasam ayrı bi başlık olur o konu.. çok dertliyim gerçekten. ama şimdi düşünüyorum da eğer karşıma çıkan adamı sevmesem hayatta katlanmam böyle şeylere umurumda bile olmaz adetler gelenekler görenekler. yemişim adeti. adet mi kaldı bu zamanda.oy çok uykum geldi yine toparlayamadım cümleleri. bu defa ay artık daha sık yazıcam triplerine girmiyorum en son böyle dediğimin üzerinden bi yıl geçmiş. hadi öpito.

17 Ekim 2013 Perşembe

Özlemek


Bazen çok özlüyorum.. özellikle de şu an mesela. öğlen gelsem mesela o apartmana. o iki kat merdivenleri çıkmak ölüm gelse yine. marketten aldıklarımı çantama saklasam. sigaramı, çikolatamı,hamburgerimi.. kapıyı açsam o koku gelse yine burnuma. ooff yine yatağımı bile toplayamadan çıkmıştım sabah. evde o ağır rutubet kokusu.. bi haftadır yıkanmayı bekleyen bardaklar dursa yine tezgahta. hızlıca yatağın örtüsünü örtüp direk bilgisayara koyulsam. bi yandan sağlıksızlığın dibinde hamburgerle kolamı içsem diğer yandan hızlıca anneme haber versem anne ben evdeyim diye.. aslında biraz perdeleri açıp içerisini havalandırsam çok süper olucak ama zor geliyo ya işte.. haftasonu yaparım temizliğide.. ama sessizlik harika. sessizlik güzel şey. yalnız yaşayanlar keyfini çıkarın. çok arıyorum şimdi o sessizliği..çok hemde..

1 Ağustos 2013 Perşembe

Çok çok uzun zaman sonra Şebnem dinleyerek yazıyorum. "suyun derinliği aynıydı.." diye gidiyoruz. büyüsem de kalan yanım hep aynı melodilerde huzur bulucak anladım kadarıyla. iş güç rutinine girdiğimden beri kendim için iki satır yazacak vakti bile bulamam büyüdüğümü hissettiriyor sadece zaten. olmak istemediğim mahalledeki abla gibi oldum. sabah işe gidip akşam işten dönüyorum. bu kadar. pilim bitmiş hissediyorum. beynimin göçtüğünü.. kalbimin küçücük kaldığını.. kelimelerimin ise günden güne tükendiğini.. şarkım değişti. "sigara". iş hayatının rutini tüm hayatıma yansıdı diyorum ya aşk hayatımda tarihinin en boktan günlerini yaşıyor. ilk defa şu günlerde deli gibi sevgiye ihtiyacım var. hiç böyle hissetmiyordum uzun zamandır. bi sevgili evet olabilirdi ama bu kadar ihtiyaç değildi. yani benim arkadaşlarım var ailem vardı. ilgiyi önemsenmeyi onlardan da görebiliyordum. ama artık gerçekten birinin ilgisine ihtiyacım var. büyük konuşmayıp beni sadece sevebilecek birine. bırakıp gitmeyecek birine. böyle birileri sizin karşınıza çıkıyor mu? gerçekten merak ediyorum. ben böyle birinin var olabileceğine dahi inanamıyorum. tüm inancımı kaybettim sanırım ben. gitsem iyi olcak. 

6 Şubat 2013 Çarşamba


Bazı güzel şeyleri dillendirdiğim zaman bozulacağına inandım artık tam olarak.
Aşık olduğunuz kişiyle kesinlikle bir yolculuğa çıkın. Kesinlikle onu en iyi tanıyacağınız yer orası. 
Sizi olduğunuz gibi kabullenecek kişileri tutun hayatınızda.  
Şimdi de şu fotoğrafı tam ekran yapın ve sadece orda olduğunuzu düşünün. iyi geliyor.. 

16 Ocak 2013 Çarşamba

B.

Bir mesaj ancak bu kadar alt üst edebilirdi sanırım. Bi insan ile yüzyüze muhabbet etmeseniz bile dokunmasanız bile o insanlar bir şeyler paylaşmış olabilirsiniz. fotoğraftaki mesajı bana yazan arkadaşım da hiç yüzyüze konuşmadığım. belkide kanlı canlı hiç görmediğim biriydi. hep yanımda olduklarını söyleyen insanlardan daha yanımdaydı bir zamanlar belki de. sabahlara kadar dertleştiğimiz günlerce konuşmadığımız olmuş fakat yine de aradaki samimiyeti hiç kaybetmemiştik. uzunca bi zamandır girmediğim bi sitede tanışmıştık onunla. bir türlü denk gelipte yüz yüze iki muhabbet yapamamıştık. ama olsun.. sonra bi gün haberini aldım. motosikletiyle kaza yapmış vefat etmişti. şaka sandım inanasım gelmedi. sonra videolarını izledim olanlar gerçekti. günlerce aklımdan çıkmadı. gecelerce hep rüyalarımda gördüm o kadar etkileneceğimi hiç sanmazdım. bu son mesajını görmemişim... kazadan on beş yirmi gün önce yazmış bana ve ben görmemişim. ben görmemişim ve onunla son kez konuşma fırsatını kaçırmışım belki de..o kadar pişmanım ki şu anda. o kaadar pişmanım ki onunla son kez konuşamadığıma..haberi duyduğumda ve ondan sonraki günlerde boğazıma oturan o yumru tekrar üzerimde. yazarak kendimi rahatlatabileceğimi düşündüm.. Mekanın cennet olsun kardeşim. 

1 Ocak 2013 Salı

2013

        
Şu alışkanlığımı bir unutuyorum sonra bi anda beynimde ışıklar yanıp aklıma geliyor. ben burayı neden unutuyorum?? halbuki nasıl güzel oluyor sonradan yazılanları okumak. her neyse bugün güzel bi başlangıç olabilir. dört aydır süregelen bi iş hayatım var bahsettiğim gibi. 2012 son çeyreğinde yüzüme güldü benimde. başıma gelebilecek ne kadar güzel şey varsa hepsini yaşadım o son çeyrekte. Sancılı bir aydan sonra iş hayatım ballı kaymak. ama o bir ayı ayrıca anlatsam üç beş sayfalık kısa bi hikaye çıkabilir. çok riskli ama sevdiğim işi yapıyorum şu sıralar. iş arkadaşlarımı da sevdim. ilk günlerde birbirlerine küs, sürekli laf söylemeler iğnelemelerin çok olduğu bi ofisteydim. sonra yavaş yavaş günaydın denemeyi öğrendiler hem bana hem birbirlerine. daha sonra aralarındaki buzlar eridi evet bu olayda mütevazi olamayacağım. çok uğraştım. şimdi mutlu mesut müdürümle birlikte beş kişilik ofisimizde günlerimizi geçiriyoruz. resmi kurumların sancıları biraz vuruyor sadece bizi. Yeni olmanın zorlukları asıl yordu beni.hala her yere ben koşuyorum. binada beş kat aşağı beş kat yukarı.. ofiste durduğum süre çok azdır. bu nedenle tüm binada beni tanımaları çok kısa bi zaman aldı bu durumdan çok memnunum şükürler olsun ki. sekiz yıldır aynı kurumda çalışan yanımdaki ablayı tanımayanlar var hala binada. aksaklıklar o kadar çok ki aslında. aldığım her cevap "hallederiizzz" "sıkma canını" öğreniyorum onu da bakalım artık.
          2012'nin son güzelliği de güvenebileceğim adamı karşıma çıkarması oldu sanırım. tesadüfler sayesinde tanıştırıldığım bu adam kısa zamanda hayatımın büyük bi kısmını kapladı. çok anlatmak istemiyorum bu kısmını. gözlemliyorum tanımaya çalışıyorum. ama güzel şeyler dedim ya işte. mutlu şeyler. yapamadığım 2013 dilek listesine aklımdan bişiler ekliyorum sadece. bu yıl içimden yapıyorum listemi :D söylemiyorum kimselere. 

17 Eylül 2012 Pazartesi


Bazen güzel şeyler olabiliyor. daha doğrusu güzel mi ne tam çözemedim henüz. nerdeyse herşeyden umudu kesmişken iş buldum. hiç hesapta yokken geldi telefon. yaklaşık bir ay oldu çalışıyorum. işler yolunda yakında ilk maaşımı alıyorum. iş ortamına henüz alışamasam da ilk maaşımı dört gözle beklemekteyim.kimlere kimlere söz verdiğimi bir bilseniz.. büyük ihtimalle bir hafta içinde söz verdiklerimi yemeğe çıkararak maaşın dibine vururum. ofis ortamını ise daha sonra anlatırım. çok yazı çıkar o binadan...

15 Mayıs 2012 Salı

He.llo S.tran.ger

Odamın tavanını dev dünya haritasıyla kaplamak istiyorum. Mümkün mü? 


onu bunu geçtim unutmuşum ben burayı. kafam öylesine dolu hayatım öylesine durağan ki ne yaptığımı kendim bile çözemiyorum. haddinden fazla çekilmez biriyim şu sıralar.

27 Şubat 2012 Pazartesi

Neden bilmiyorum ama umutsuzluğun dibindeyim son zamanlarda. yine o eski hallerime dönmek istemiyorum ama gidişat o yönde. fotoğrafın aksine hayatımda artık çoğu şeyin sonlandığını düşünüyorum. sonra günün en koyu karanlığının aslında aydınlığa en yakın zaman olduğu aklıma geliyor. umutlarım biraz yeşeriyor o sıralarda. ama o koyu karanlık git gide koyulaşıyor bende. git gide çirkinleşiyor. "Hiç" kavramı devleşip nefes almamı engelleyecek hale geliyor. sürekli bir şeyler için mücadele ediyorum evet ama hep boşa kürek çekiyorum... Hayatıma giren adamlardan kurtulamıyorum bir türlü. silip atamıyorum hayatımdan. ben silsem de dönüp dolaşıp dahil olmaya çalışıyorlar hayatıma. bıkkınlığım belkide hep bu yüzden. bi zamanlar sevdiğim adam şimdi aklıma geldikçe midem bulanıyor. nasıl diyorum nasıl sevdin sen bunu. neden üzüldün gittiğinde? cevap bulamıyorum. ve her geçen gün sanırım sevme hissimi kaybediyorum. artık gerçekten güvenebileceğim unuttuğum hisleri hatırlatabilecek birileri olsun istiyorum hayatımda. ama işte diyorum ya o kadar karanlıktayım ki görünmemin imkanı yok. 

15 Ocak 2012 Pazar


çok afedersiniz de koyayım yani! nerde ısrarcı nerde yavşak insan var beni buluyo şu zamanlarda. Böyle yüzlerine de söyleyemiyorum. kendi kendimi yiyorum. iki yüzlüyüm evet! 

25 Aralık 2011 Pazar

Yaşıyorum ki Ben.

Merhabaaaa!


yazmıyorum değil mi ben ne zamandır? monotonluktan sıkılırken kendimi kocaman bi koşuşturmanın içinde buldum.. zaten hali hazırda haftasonları devam eden bi dil kursum vardı.onun üzerine bi kpss işi daha açtım başıma. ya ben inat ettim şu sınavı halletmek için ya da ne biliim boşuna mı uğraşıyorum napıyorum. kafam çok karışık. bi yanım sola giderken diğer yanım sağa çekip duruyo beni. neyse ya yazasım gitti nedense.. gidiyorum ben..

20 Kasım 2011 Pazar

Yeni Ev Güncesi



Uzunca zaman oldu. diiğğğmii? taşındık felan biz. ondan böyle oldu. eve telefon bağlantısı yoktu. net yoktu. lanette peşimden gelio tabi. hemen hemen bi aya yakın internetsiz durdum. telefonun minicik ekranından görmeye çalışırken bi yarım numara daha kör oldum. her gittiğimde haftaya bağlanıcak diye durmadan yolladılar beni. bende eaahh skrim bu aşkın ızdırabını diyip gittim gsm şirketlerinin birinden internet aldım. o da bi tarafıma girdi. felan onu da başka zamana artık. kpss derdi çarşamba itibari ile yeniden başlıo. derin derin "of"lar geçiyor içimden....

12 Eylül 2011 Pazartesi

Uzun ilişkilerden sonra o herşeyden kopma uzaklaşma durumu vardır. Bende o içteki burukluğun yanında aslında güzel bi rahatlama da vardı O'ndan ayrıyken. evet sürekli aklımdaydı sürekli hatırlıyodum her şarkı her an hatırlatıyordu ama içten içe de seviniyo gibiydim bittiği için. zaman geçtikçe burukluk kalmıyor tabi. ki bu çok uzun bi zaman dilimindeydi bende. Rahatlık tavan. kafa rahat! süper! bişeylere bağlanma korkusuydu zaten beni en çok yoran. o bağlılıkta kalkınca acayip rahatım öyle böyle değil. e tabi bi süre sonra o rahatlıkta insanın götüne girebilio. yanında ailen ve arkadaşların dışında birine ihtiyaç duyuyorsun. başka birine... hep inkar ettim ben. istemiyorum ya! hayatımda birini istemiyorum! hayatıma girmeye çalışanlar hep oldu. ama öyle yüksek öyle sağlam duvarlar örmüştüm ki hiçbiri direnemedi. zamanla kayboldular. Şimdi biri daha var. daha doğrusu uzun zamandır var. ben hala direnirken o inatla güzel şeyler olacağına inandırmaya çalışıyor beni. ben direndikçe o daha çok direniyor. bazen tamam ya ben kafamda bitirdim desemde acaba diyorum benimle bu kadar uğraşan biri doğru insan olabilir mi? acaba ben doğru insanı mı arıyorum ki? yoksa içimin ısındığını mı? Kararsızım çok.

5 Eylül 2011 Pazartesi


  • Gece yarısı güzel yolculuklara çıkıyorum. kısa ama güzel bir yolculuk..
  • hayatıma girmeye çalışan birisine inatla direniyorum. inatla her şeyin yine eski sevgililerimde olduğu gibi olacağını savunuyorum. önyargıdan ölmek üzereyim. 
  • aslına da bakarsan hayatımdaki tek renk her gün farklı rengini sürdüğüm ojelerim. o derece. öleyim bence ben!

17 Ağustos 2011 Çarşamba

Ağu.st.os On.y.edi

Ben 12 yıldan beri her yılın bu gecesi hiç uyumuyorum. Her yılın bu gecesi o karmaşada buluyorum kendimi. Her yıl o nefes darlığını, o kalp çarpıntısını çekiyorum bu gece. ve bu gece dışında kalan tüm geceler deli gibi korkarak uyuyorum yastığımın altında bi el feneri ve baş ucumda bir şişe su ile..