5 Ocak 2011 Çarşamba

Bir İlk

Bugün inanılmaz travmatik bi gün geçirdim. Hiç aklımda yokken hiç hesapta yokken bir doğuma şahitlik ettim. ısrarla çalan telefonu açmamla sancılı arkadaşım Güzin'in çığlıkları arasında "ben doğuma gidiyorum acilen şu şu hastanesine gel Mehmet seni beklicek" ne olduğumu şaşırdım. afalladım. hani Güzinle bu olayı hep konuşuyoduk doğumuna girip fotoğraflıcaktim yeni aramıza katılacak olan küçük cadının hayata ilk göz kırpışlarını, ilk nefesini felan ama planlamamıştık bu kadar erken. hızlıca hastanede buldum kendimi. Bizim minik cadının müstakbel babası Mehmet hastanenin bahçesinde yakaladı beni. heyecandan halini görmen gerekirdi. henüz odasındaydı Güzin. odasına çıktığımda doğum olayının ne kadar kokutucu olduğunu kapısı kapalı odadan duyduğum çığlıklar sayesinde anladım. giremedim bi kaç saniye odasına. tam girmeye niyetlenirken hemşireler tekerlekli sandalyeyle Güzin'i çıkardılar odadan. Güzin'se çektiği sancının yanı sıra Mehmeett diye çığlıklar atıyodu. Mehmet'in heyecandan yanında olamamasına sitem ederek "ben sana sorcam mehmet!! ben sana evde sorucamm!!" diye bağıra bağıra elimi sıka sıka girdik birlikte doğumhaneye. bana da o yeşil önlüklerden giydirdiler aman tanrım öyle bi gerginlik hatırlamıyorum ben.. O ameliyat masası, tepede ışık,yeşil yeşil örtüler önlükler, bir sürü ameliyat malzemesi... yapamıcam dedim bi an. yok yani heyecandan titremeye başladım elimde olmadan içim buz tutmuşçasına titriyodum yerimde. o sırada doktor girdi doğumhaneye. "doğum yapıcak siz misiniz Güzin hanım mı?" dedi yaptığım heyecanı görünce xD  bir kaç uyarıda bulundu ve işine koyuldu. o an kaybolmuştum. o buz gibi doğumhane de sadece minik cadımızın çektirdiği sancının çığlıkları ve hemşire nasihatları duyuluyordu. makinamdan bile tık ses çıkmıyordu xD dikkat dağıtmamak adına elimden ne geliyorsa yapmaya çalışıyordum. bi yandan da gözlerime inanamıyordum. o güzel bebeği, o muhteşem mucizeyi görmeniz gerek. Selin'imizin hayata merhaba demesi pek bi gürültülü patırtılı olsa da sonundaki mutluluğu görmek, o mutluluğa ulaşana dek yaşanılanları görmek gerçekten çok büyük bi deneyim kazandırdı bana. Sonrası mı? babanın minik prensesini görmesi gözyaşı dökmesi. babanne, dede,teyze ve ananenin mutlulukları...eve vardığımda sanki doğumu yapan benmişçesine yorgun, çökmüş aynı zamanda mutlu bi vaziyetteydim. Tüm akşam yemeği boyunca tek kelime edemeden masadan kalktığımda annem bu olayın bana hiç iyi gelmeyeceğini söyledi. Şimdi mi? ortaokulda bi yan sıramda oturan, yazılılarda bolca kopya çektiğimiz güzel gözlü kız çocuğu anne oldu  ve bir o kadar kendine benzeyen boncuk gözlü minik kızının bızıltısını dinliyor büyük ihtimalle bu gece. Bende o mutluluk, sevgi, korku, gözyaşı, dehşet, tedirginlik dolu anları tekrar tekrar yaşıyorum fotoğraflarına baktıkça. dur ben şu fotoğrafları halledeyimde bi çay içip kendime gelimm.. ha bu arada bi süre yeşil görmek istemiyorum sanırım...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder